Ölmüş, ahirete intikal etmiş annesini babasını her daim anmayan yaad etmeyen, istisnalar hariç evlat var mıdır? Çocukluğun ve gençliğin onların elinde himayesinde geçmiştir. Sen serpilmiş büyümüşsün onların da gençlik yılları, sen büyürken onlarda evre değiştirmiş yaşlanmaya, ihtiyarlamaya başlamışlardır. Aynı şekilde sen de yaşlanacaksın. Eğer anneniz babanız bugün yaşıyorsa gidin ellerini öpün. Onlar da size “El öpenleriniz çok olsun” derler. Zamanla bu sihirli cümlenin önemini daha iyi anlarsınız. İnsan yaşlandıkça hatırlanmak birilerine nazlanmak ister. İlgiye ihtiyacları olur. Ey Evlatlar! Ananız babanız ölmemiş yaşıyorsa onların kıymetini bilin! Helal süt emmiş iseniz ellerinden helal ekmek yemişseniz, onları kaybettiğiniz günden itibaren her gün aklınıza gelir her gün onları hasretle anar yanarsınız. Keşke yaşasaydılar dizlerine yaslansaydım, iki kelime daha fazla konuşsaydım dersiniz. Çocukluğunuzda onlar vardır, gençliğinizde de onlar, anılarınız da onlar vardır. Bilin kıymetlerini yaşıyorlarsa eğer. Şükredin Allaha mutlu edin onları, gönüllerini edin. Anaya babaya “of bile demeyin” sözünü hatırlayın. Bugün var oldukları gündür. Yarın yok oldukları günde ararsınız da bulamazsınız. Annenin babanın kıymetini ne zaman daha çok anlarsınız? Anne baba olduğunuz ilk gün anlarsınız. Çocuğunuzu elinize aldığınız da htiğin şefkat ve sevme duygularını siz doğduğunuz da aynı şekilde hissedenleri o zaman anlarsınız. Ey evlat! Akıllıysan, empati yeteneğin varsa bugün de anlarsın. Zorla biraz kendini, ilgilen onlarla, yarın çok geçtir aslolan şimdi ve bugündür. Kıymetlerini bilemedim pişmanlığını yaşama. Anne şefkatinin yerini hiç bir şey tutamaz. Divana, kanepeye uzansan ilk üstünü örten annendir. Boğazına çekirdek kaçsa su getirin, koşun diyen annendir. Evine girsen “ne yiyeceksin” demez ne sevdiğin varsa dolapta onu tutar getirir koyar önüne. Yufka ekmeğine yumurtada kavrulmuş çökelek sarıp eline tutuşturmayı bilir. Sobada, tava da ekmek kızartıp üzerine tereyağı sürüp keçi peynirini, çıtlatma zeytini önüne koyan annendir. Bahçeye iner limon toplar ikisini sıkar soğuk su aşılar gümüş tasta eliyle verir bilir limonatayı sevdiğini. “İyi olun evladım eşinle iyi geçin mutlu olursanız biz de mutlu oluruz” derler. Kalitedirler, kızına kızar damadımı üzme, korumacıdır gelinime dokunma! Anadırlar hakkaniyetlidirler. Bir evladını diğerine değişmezler. Çok isterler evlatlarının iyi olmasını.
Babadır, şarkılar yazılır “Bu adam benim babam” diye söylenir. Belli etmez duygularını ama davranışları ele verir kendini. Anne gibi okşamaz koklamaz belki evladını ama çaktırmadan gözler izler. Anaya sorar “Hatun bi derdi sıkıntısı var mı, paraya falan sıkışık mı” der. Evlatlar! Şu ana baba atanızın kıymetini yaşarlarken Allah için anlayın! Bu dünyada fırsat bir kere. Ömrünüz boyu keşkeleri söylememek için bilin kıymetlerini. Size çocukluğunuzda verdikleri şefkati, ikinci çocukluklarında yani yaşlandıklarında siz de onlara verin. Verin onlara sevginizi, gösterin ilginizi alakalandığınızı. Hiç bir zaman ödeyemeyeceğiniz haklarını, ödeme gayreti içerisinde olun. Bırakın kibrinizi, seni seviyorum demek yavan geliyorsa, tutun nasırlı ellerinden” ha anam benim” deyin, “kocamanım babam” deyin. Boynuna sarılın onları mutlu edin. Basma alın pazen alın, tülbent alın, babaya oltu taşı tesbih alın onları ne mutlu ederse onu alın istediklerini yapın. Yapınki içinizde kalmasın. Babanızı alın “baba bugün beraber olak baba oğul bi yemek yiyek çay içek” deyin, koca kurdu konuşturun zaman ayırın. Bir gün ben gidiyorum derler de giderlerse ebedi aleme, bir daha bulamaz göremezsiniz, çok yanar çok ağlarsınız. Buram buram hasreti kokar burnunuza. Özlemi basar da yüreğinize kalakalırsınız. Ana baba bir kere vardır. Giderlerse gelişlerinin tekrarı yoktur vuslatı ahirettedir hatırlayasınız. M.V.O
|